Yarışmanın birisinin hayatı haline geldiğini sık sık duyarız. Bazen bu söz sadece bir klişedir ama bazen de bu sözde bir gerçeklik payı vardır. Motor sporlarının büyük isimlerinden biri için bu söz fazlasıyla doğruydu. “Uçan Mantovalı” lakaplı Tazio Nuvolari yarış kariyerine I. Dünya Savaşı’ndan önce başladığında kaderin hem pistte hem de pist dışında hayatına nasıl müdahale edeceğini asla tahmin edemezdi.
Çocuklarıyla zaman geçirmek isteyen iyi bir baba olmak istiyordu ancak acımasız bir hastalıktan dolayı iki oğlunu kaybetti. Bu trajedi onu yarış kariyerinde daha kararlı hale getirdi. Kendisinde astım vardı ve egzoz gazları onun için son derece alerjikti Bu yüzden çoğu zaman bitiş çizgisini geçtiğinde kendine özgü sarı ceketi ve mavi pantolonuyla tamamen bitkin halde kan öksürerek yarışı tamamlardı. Nuvolari tüm olumsuzluklara rağmen yarıştı ve yarışlar kazandı. Hıza ve zafere olan tutkusu o kadar güçlüydü ki hayat hikayesi inanılmaz olaylarla doluydu.
Tazio Giorgio Nuvolari 16 Kasım 1892’de Mantova yakınlarındaki küçük Castel d’Ario kasabasında doğdu. Ailesi motor sporlarının içindeydi. Babası motosiklet yarışçısıydı ve amcası Giuseppe ise birçok kez İtalya şampiyonu olmuştu. Tazio her zaman adrenalinin yüksek olduğu yarış dünyasına ilgi duyuyordu ancak bir mühendis olma fikri de vardı. Bir keresinde annesinin çarşaflarından yenilikçi bir tasarımla bir paraşüt yaptı ve elbette hemen denemeye karar verdi. Aile evlerinin çatısına çıktı ve tereddüt etmeden atladı.
İlk ama son olmayacak bir şekilde birçok kemiği kırıldıktan sonra biraz daha güvenli olan motosiklet yarışları dünyasını tercih etti. 1915 yılında yarış lisansını aldı ama kariyeri I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle kesintiye uğradı. Gerçi “kesintiye uğradı” ifadesi tam anlamıyla doğru olmayabilir. Orduda şoför olarak görev yaptı. Kamyonlardan personel araçlarına, oradan da hızın en önemli olduğu ambulanslara kadar yükseldi. Üstleri performansından ve hızından çok etkilenmişti. Ta ki bir gün yaralı askerlerle dolu bir ambulansı öyle bir zorladığına kadar ki. İşte o zaman aracı bir çukura park etti. Hemen motorlu birimden atıldı ve kendisine “araç kullanmayı unutması” söylendi.

Savaş sona erdiğinde Nuvolari aile geleneği olan motosiklet yarışlarına geri döndü. 1920’den 1929’a kadar iki tekerlek üzerinde yarıştı ve 1921’den itibaren motosiklet ve otomobil yarışlarını dönüşümlü olarak yaptı. 1925 yılında 350 cc sınıfında Avrupa şampiyonu oldu. Bu sınıfta Bianchi marka motosikletiyle 1925’ten 1928’e kadar dört yıl üst üste Uluslar Grand Prix’sini kazandı.
1925 yılında Nuvolari, Alfa Romeo ile yarışan Enzo Ferrari’nin dikkatini çekti. Çünkü Nuvolari’nin kullandığı araç Ferrari’ninkinin sadece yarısı kadar motor hacmine sahip olmasına rağmen aynı tempoda gidiyordu. Bu olağanüstü performans ve Ferrari’nin Fransız GP’sinde hayatını kaybeden Antonio Ascari’nin -Alberto Ascari’nin babası- yerine birini arıyor olması sebebiyle Alfa Romeo Nuvolari’ye P2 Grand Prix yarış aracını test etme şansı verdi.
Ne yazık ki testler sırasında vites kutusu kilitlendi ve Nuvolari dikenli tellere çarparak aracıyla tarlaya uçtu. İş görüşmesi başarısızlıkla sonuçlandı. Birkaç kemik kırığı ve sırtında ciddi yaralarla kaldı. Doktoru ona bir ay hastanede kalmasını emretti ama o altı gün sonra hastaneden kaçtı. Devamında vücuduna alçı yaptırdı ve karnına bir yastık bağlattı ki motosikletin üzerinde oturabilsin. Amacı yarışmaya devam etmekti. Oturmayı başarabiliyordu. Yağmurlu havada yapılan Monza’daki Uluslar Grand Prix’sine katıldı ve yarışı kazandı.
1920’lerin ikinci yarısında otomobil yarışı bugünkünden çok farklıydı. Prestijli yarışlarda galibiyet kazanmak hayati öneme sahipti. Nuvolari, teknik olarak yetersiz kalan eski model Bugatti Tipo 35 arabalarıyla özel yarışçı olarak yarıştı ancak bu bariz dezavantaja rağmen Roma ve Trablus GP’leri gibi yarışları kazanmayı başardı.

Zengin bir tüccarın oğlu olan takım arkadaşı Achille Varzi’yi mağlup etti. Varzi daha iyi araçlar alabilecek güce sahipti ve kısa süre sonra bir Alfa Romeo P2 ile yarışmaya başladı. Dostluk,özellikle Nuvolari’nin de Alfa Romeo’ya geçmesinin ardından yıllar içinde rekabete dönüştü. Nuvolari, ani öfke nöbetleriyle bilinen Enzo Ferrari ile kavga etmesinden dolayı katıldığı 1933 ve 1934 Maserati macerası hariç, 1937’ye kadar Alfa Romeo takımında kaldı.
1930 yılı Nuvolari’nin kariyerinde bir dönüm noktasıydı. RAC Tourist Trophy’yi kazandı ve zafer çelengine ek olarak yarış sonunda bir jambon da kazandı. Bu olay şöyle rivayet edilir: Yarış sırasında bir sürücü kontrolü kaybedip bir kasap dükkanına daldı. Arkasından gelen Nuvolari de durup dükkandaki bu lezzetli eti kaptı ve yoluna devam etti. Bu hikayenin gerçekliği bilinmez ama tarz olarak Nuvolari’ye hiç yabancı değil. Çünkü aynı yıl dünyanın en zorlu yarışı olan Mille Miglia’da bunu kanıtladı.
Sabah yaklaşırken ve Brescia’daki bitişe az kala Nuvolari muhteşem bir şekilde liderliğe yükseldi. Gece boyunca önceden start alan takım arkadaşı Varzi’yi geçememişti. Sonunda Varzi’nin görüş alanına girdiğinde dikkat çekmemeye karar verdi. Farlarını kapattı ve gün ağarırken İtalyan kırsalında 150 km/sa üzeri hızlarla adeta kör şekilde ilerledi. Finişe 3 km kala Varzi’nin hemen arkasındayken farlarını tekrar açtı. Şoke olan Varzi’yi geçti ve yarışı kazandı. Ortalama 100 km/sa’in üzerinde hızla bu 1000 millik yarışı bitiren ilk kişi oldu.

Nuvolari’nin bir diğer çılgın hikayesi 1932 Targa Florio yarışında yaşandı. Tazio alışılmadık bir şekilde bu sefer pistteki en hızlı arabalardan birini kullanıyordu. Yarıştan önce Enzo Ferrari’den ona en küçük ve en hafif mekanikeri bulmasını istemişti. O dönemde kurallar, yarışların beş hatta on saat sürebilmesi nedeniyle her sürücünün yanında bir tamirci mekaniker bulundurmasını gerektiriyordu. Nuvolari yarışı kazandıktan sonra bu mekanikeri neredeyse tüm yarış boyunca neden Alfa Romeo 8C 2300 Monza’nın zemininde yattığını şöyle anlattı:
“Yarıştan önce Nuvolari bana her çığlık attığında yere yatmam gerektiğini söyledi. Bu çığlık hızlı bir şekilde bir viraja girdiğimiz anlamına geliyordu ve aracın ağırlık merkezini düşürmemiz gerekiyordu. Yoksa araç devrilebilirdi. İlk virajda çığlığı attı ve son virajda çığlığını kesene kadar da bir daha susmadı.”
1934 yılı itibarıyla siyaset motor sporlarına karışmaya başladı. Mercedes Benz ve Auto Union takımlarından çıkan “Gümüş Oklar” Nazi Partisi’nin sınırsız bütçesiyle sahneye çıktı. Bu teknik açıdan mükemmel ve neredeyse güçlü Alman otomobilleriyle baş edebilen tek pilot Tazio Nuvolari idi. İskenderiye’deki bir yarışta bozulmuş bir aracın yanından geçmeye çalışırken ciddi bir kazaya karıştı ve bir kez daha bacağını kırdı. Doktorlar her zamanki gibi uzun bir iyileşme süreci önerdi. Ancak Nuvolari Maserati 6C’sini tek ayağıyla üç pedalı birden kullanabilecek ve bir sonraki yarışa yetişecek şekilde modifiye ettirdi. Aracı yetersiz olmasına rağmen beşinci oldu.

1935 yılında Nuvolari Auto Union’a geçmek istedi ama Mille Miglia’daki meşhur geçişini hala affetmeyen Achille Varzi bu transferi engelledi. Enzo Ferrari’den de olumlu yanıt alamayan Nuvolari ancak Benito Mussolini’nin müdahalesiyle Alfa Romeo takımına geri dönebildi. Mussolini onu örnek bir İtalyan ve spor efsanesi olarak görüyordu.
1935 Almanya Grand Prix’si büyük bir ilgiyle izleniyordu. Takım Nuvolari’ye 265 beygirlik üç yaşında bir Alfa Romeo P3 verdi. Bu araçla 375 beygirlik Mercedes-Benz W25’lere (3.990 cc, süperşarjlı) ve Auto Union Type B’lere (süperşarjlı V16, 4.950 cc) karşı yarışacaktı.
Kağıt üstünde sonuç yarış başlamadan belliydi. Ancak Nuvolari’nin bir kozu vardı. Diğer pilotlar aracın kaymasını adeta bir sorun olarak görürken Nuvolari dört tekerden kontrollü kaymanın virajları dönmenin en hızlı yolu olduğunu biliyordu ve pist Nürburgring bol virajlıydı. Nuvolari ortalama 120 km/sa üzeri hızla yarışı kazandı.
Mayıs 1936’da Nuvolari Trablusgarp Grand Prix’si antrenman turlarında yaptığı bir kazada beş omurunu incitti. Yürümekte zorlanıyordu ama yine de yarışa katıldı ve beşinci oldu. Aynı sezon içinde başka bir şaheser daha sergiledi. Alfa Romeo 12C 36 ile Gümüş Oklar’a karşı yarışıyordu. Yarışın ilk turunda aracı pit alanında bozuldu ama Nuvolari yılmadı.
Takımın yanından geçen ilk Alfa Romeo’yu durdurttu. Bu daha eski, sekiz silindirli bir modeldi. “Presto, presto!” (Çabuk, çabuk!) diye bağırarak arabaya atladı. Oysa takımın yöneticisi ona daha güçlü bir aracı beklemesini söylemişti. Nuvolari aracı inanılmaz bir şekilde zorladı. Auto Union ve Mercedes-Benz’lere yetişti. Sarı gömleği rüzgarda dalgalanıyor ve Alman sürücülerin gözünde adeta bir hayalet gibi beliriyordu. Onları o kadar baskı altına aldı ki hata üstüne hata yaptılar. Varzi bu konuda daha sonra şöyle demişti: “Aynaya baktım ve o sarı ceketi gördüm. Nuvolari! Aman tanrım!”
1937 ve 1938 yıllarında Tazio Nuvolari Alfa Romeo ile devam etti. Ancak takımın araçları artık dayanıklılıktan çok uzaktı ve Alman rakiplerinin epey gerisindeydi. 1938’de Alfa Romeo’sunun yakıt deposu patladı ve Nuvolari 100 km/sa’ten yüksek bir hızla arabadan atlamak zorunda kaldı. Feci şekilde yanmıştı. Bu olaydan sonra emekliliği düşünmeye başladı.

Fakat sonra Auto Union takımından bir teklif geldi. Bu teklif Bernd Rosemeyer’in Almanya’da propaganda amaçlı hız rekoru denemesinde hayatını kaybetmesinden sonra yapılmıştı. Nuvolari Auto Union ile İtalya GP’sini, Donington ParkIı ve 3 Eylül 1939’da, II. Dünya Savaşının başlmasından iki gün sonra- Belgrad’taki son savaş öncesi Grand Prix’yi kazandı. Alman takımı yarıştan sonra polis koruması eşliğinde pistten ayrılmak zorunda kaldı. Nuvolari’ye iki tebrik mesajı geldi. Mesajların birisi Hitler’den geldi ve “büyük bir Alman arabasındaki başarısı” için gelmişti. Diğer mesaj ise ise Mussolini’den “yarışı kazanan büyük İtalyan’a” şeklinde gelmişti.
Savaştan sonra Nuvolari pistlere geri döndü. Artık savaş öncesindeki kadar sık kazanamasa da yaşına ve yaşadığı kişisel trajedilere rağmen hala tarihe geçecek performanslar sergilemeye devam etti. 1946 yılında önceden hazırlanmış bir Maserati 4CL ile Albi Grand Prix’sini kazandı. 1947’de 55 yaşındayken Mille Miglia’ya katıldı. Bu sefer aracının gücü düşüktü. Cisitalia marka yalnızca 1.1 litrelik bir otomobildi.
Yarış boyunca şiddetli yağmur yağdı ama Nuvolari, Brescia’daki bitiş çizgisine 250 km kala motordaki dağıtıcıya su girmesine kadar liderliği elinde tuttu. Bu soruna rağmen yarışı bırakmadı ve ikinci oldu. Kazanan Clemente Biondetti, Nuvolari’yi bitişten sonra bir havluya sarıp otele götürdü. Kendisine yarış galibiyeti için tebrikler iletildiğinde, şöyle dedi:
“Ben kazanmadım sadece ilk bitiren oldum. Gerçek kazanan Nuvolari’dir. O dünyanın en büyük yarışçısı.”
Nuvolari’nin son büyük zaferi 1948 Mille Miglia’da geldi. Gerçi bu yarışı tamamlayamadı ama gösterdiği kahramanca performans tarihe geçti. Cisitalia’nın onun için özel hazırladığı araç yarıştan birkaç gün önce bozuldu. Umutlar tükenmiş gibiydi ki eski dostu Enzo Ferrari devreye girdi. Nuvolari’ye kendi yeni markası olan Ferrari’nin iki litrelik bir aracı olan Ferrari 166 S‘yi verdi.

Nuvolari yarışa sanki 56 değil de 26 yaşındaymış gibi başladı. Pescara’da liderliğe geçti, Roma’da 12 dakika fark attı. Livorno’da farkı 20 dakikaya, Floransa’da ise 30 dakikaya çıkardı. Ancak küçük Ferrari bu tempoya dayanamadı. Önce çamurluk koptu sonra ise aracın kaputu parçalandı. Yanındaki mekanikeri Nuvolari’nin bu duruma sevindiğini şöyle aktardı: “Hiç değilse motor daha iyi soğuyacak.” demişti. Daha sonra koltuk kırıldı. Nuvolari bu problemi çözmek için yol kenarındaki bir meyve tezgahına uğrayıp bir portakal çuvalı aldı ve onun üstüne oturdu.

Modena’ya geri geldiğinde Enzo Ferrari, arabayı resmen dağılmış bir halde görünce Nuvolari’ye yarışı bırakması için yalvardı. “Senin kimseye bir şey kanıtlaman gerekmiyor.” dedi. Tazio sadece omuz silkti ve tam gaz devam etti. Reggio Emilia’ya geldiğinde ise frenler bozulmaya başladı. En sonunda aracın ön tarafındaki yaprak yaylardan biri kırıldı ve araba tamamen kullanılamaz hale geldi.
Nuvolari bu noktada bile dramatik tarzından vazgeçmedi. Villa Ospizio’daki bir kiliseye girdi ve oradaki rahipten içerde biraz serinlemek için izin istedi. Mekanikeri ise bir telefon bulup yeni bir araba getirmesi için gönderdi. Yarıştan sonra Enzo Ferrari, Tazio’yu teselli ederken “Seneye mutlaka kazanırsın.” dedi. Nuvolari ise şu cevabı verdi: “Enzo, bizim yaşımızdaki insanlar için bu gibi günler pek kalmadı. Bunları unutma ve yaşarken tadını çıkar.” dedi.

Tazio Nuvolari ikinci felcinin ardından 11 Eylül 1953‘te hayatını kaybetti. Mantova’daki cenazesine 55.000 kişi katıldı. Tabutunun yerleştirildiği yarış şasisi, Alberto Ascari, Luigi Villoresi ve Juan Manuel Fangio tarafından itildi.

(Fotoğraf: Keystone/Hulton Archive/Getty Images)
Uzun kariyeri boyunca 150 yarış kazandı. Bunlar arasında 24 Grand Prix, Mille Miglia’da iki, Targa Florio ve RAC Tourist Trophy galibiyetleri bulunuyordu. Ayrıca 24 Saat Le Mans zaferi ve Avrupa Grand Prix Şampiyonluğu da onun adını tarihe kazıdı.
