Son iki yarışta Ferrari sıralama turlarında doğrudan rakiplerinin performansına ulaşmakta zorlandı.
Lewis Hamilton ve Charles Leclerc kirli havanın SF-25’in performansını ciddi şekilde etkilediğini belirterek yarışlara sıralama turlarındaki performanstan dolayı geriden başlamak zorunda kaldılar. Olanları daha iyi anlayabilmek için, SF25’in lastik hazırlama sürecindeki sıkıntılarına daha yakından bakmak gerekiyor.,
Günümüzdeki araçlarda lastik hazırlama süreci takımların en çok üzerinde durduğu konulardan biri haline geldi. Performans mühendisleri garajdan her küçük detayla pilotları yönlendirerek hafta sonu boyunca lastiklerin en iyi şekilde yönetilmesini sağlamaya çalışıyor.
Amaçları hızlı tura başlamadan önce lastiği ideal sıcaklığa getirmek ve itme turu sırasında aşırı ısınmayı önlemek. Dar bir çalışma aralığına sahip araçlarda -SF25 gibi- pilotların daha temkinli bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.

Yeni nesil araçlarda lastikle geçmişe kıyasla çok daha kritik bir rol üstleniyor. McLaren gibi takımlar lastik kullanımında üstünlük sağlayarak hem sıralama turlarında hem de yarış mesafesinde ciddi avantajlar elde ediyorlar. Ferrari ise bu konuda daha kırılgan bir yapıya sahip. Özellikle Jeddah gibi pistlerde bu durum daha net bir şekilde ortaya çıktı.
Veriler ve onboard görüntüler incelendiğinde Hamilton ve Leclerc’in hazırlık turlarında rakiplerine göre lastiklere daha az enerji yüklediği görülüyor. Özellikle Hamilton’ın viraj içindeki hızları Verstappen ve Piastri gibi rakiplere kıyasla belirgin şekilde daha düşük.
Bunun temel sebebi SF-25 için belirlenen daha agresif yönde lastik açıları. Seçilen bu açı lastiklere enerji transferi için daha düşük viraj hızları gerektiriyor. Ayrıca Ferrari’nin dar çalışma aralığı pilotları lastik ısınma sürecinde daha temkinli davranmaya zorluyor.
Hazırlık turunda daha az agresif olmak hızlı tur başladığında lastiklerin ideal sıcaklıkta olmamasına neden oluyor. Burada kritik olan sadece lastik yüzeyinin değil yüzeyin altındaki metal katmanın (lastik yüzeyinin hemen altındaki ana yapısal tabaka) da doğru sıcaklığa ulaşması.

Red Bull ve McLaren gibi takımlar lastik yüzeyinin hemen altındaki ana yapısal tabakada sıcaklığını ideal seviyeye getirirken yüzey sıcaklığını da kontrol altında tutmayı başarıyor. Ferrari ise bu iki sıcaklık katmanını aynı anda doğru şekilde yönetemiyor.
Lastik yüzeyini ısıtmak kolay olsa da yüzeyin altındaki yapısal tabakayı çalışabilir hale getirmek daha karmaşık bir iş. SF-25’in pilotları aşırı ısınmayı önlemek için hızlı turun başında daha yumuşak bir sürüş sergiliyor. Ancak bu kez bu durum da tur boyunca lastiklerin ideal tutuş seviyesinde kalmasını zorlaştırıyor.

Leclerc’in sıralamalarda dile getirdiği yere basma gücü eksikliği de bu tabloyu tamamlıyor. Ferrari pilotları yeterli yol tutuşu sağlamak için virajlarda daha fazla kayma açısı kullanmak zorunda kalıyor. Bu da lastik iç sıcaklıklarını artırarak performansı olumsuz etkiliyor.
Lastiğin iç yapısındaki sıcaklığını yeterince artırmakta zorlanan Ferrari sadece kısa süre boyunca ideal tutuş seviyesine ulaşabiliyor. Bu nedenle Cidde’de SF-25 özellikle ilk iki virajda önemli zaman kayıpları yaşadı. Ancak yarışta ki bu daha uzun sürüş anlamına geliyor lastiklerin daha stabil çalışması sayesinde rekabetçi bir tempo yakalayabildi.
